18 Şubat 2011 Cuma

Fakbadi Kalalım Ölesiye

Fuckbuddy tabirin doğrusu, Türkçe google translate kıvamında bir çeviri ile “s.kmelik arkadaş” manasına geliyor. Nedir efenim kısaca anlatıyorum? Şudur; artık “Sadece sevişiyoruz, sevgili değiliz, evlenmemiz gerekmiyor, cinsellik ihtiyaç yahu onu da mı gidermeyelim” diyen metropollü kitlenin partnerlerinden bahsederken kullandıkları unvan oluyor bu. Yani siktiğim, sikişeceğim kişi manasında. “Aramızda duygusal bir bağ yok ama memesini falan tutabiliyorum” gibi. Şaşırtıcı değil, kınama manasında yazmıyorum. Yani en azından bir bileşik kelime ile durumlarını özetleyecek hale getirmeleri hadisenin izleyicisi olan bizler için de gayet olumlu bir gelişme. En azından “Ya aralarında bişey yok ama beraber oldular sanırım ama nası oldu bilemiyorum yani değişik bi durumları var sevgili değiller ama öyle gibiler “ gibi salak cümleler yerine artık “Onlar birbirlerinin fakbadisi” der geçeriz. Açıklayıcı.

Tabirin kadın- erkek ilişkisi literatürüne nereden girdiği ayan beyan ortada, özenir bizimkiler de malum, esiri oluyoruz o geniş mezhepli Amerikanlara ya hadisenin evveliyatı daha karanlık bizim adımıza. Hani bi Amerikan,bi İngiliz bi de Fransız hep tü kakaydı da biz çok mu iyiydik? İlk aklıma gelen kuma hadisesi, çok eskidir bizde. Erkeklerin gollere doyamadığı hat-trick yapabildiği yıllarda duygu-aşk-sevgi kriterler yoktu muhakkak ki. Fakbadilerin kullandığı “ihtiyaç” bahanesi de kullanılamazdı kuma mevzuunda. Hadi birinci gideremedi o ihtiyacı da ikinci de mi başarısız oldu da aldın o üçüncüyü be hacı abi, uslan bre! İmamın kıydığı nikah yol veriyordu bunlara zaar. Devlet nikahı çıktı da kuma işini törpüledik biraz.

Uslandık mı peki? Yok ulan, nerde! Memleketin güneydoğusuna konuşlanmış mini diktatörlerin yani köy ve aşiret ağalarının kıçlarından uydurduğu adetler, töreler kapsamında berdel olayı da çok enteresandır. Abisinin karısını alan kardeşler.. Onlardan olan çocuklar. Baba kimdi amca neydi ulan anamızı kim ne yaptı diye düşünerek ambale olmuş bebeler. Ekstradan karı alabilen bu kardeşler ağabeyleri öldü diye üzülsün mü sevinsin mi bilemezler. Kafaları hepten karıştıran bir adetimizdir. Fakbadi işi kadar net ve temiz iş değildir görüldüğü üzere.

E metres işi de çok yeni sayılmaz bizde, eli para gören taşra tandanslı ufak çaplı iş adamlarının çilekeş cefakar karılarını aldattıkları dönemler. Milletçe çok özenir, çok ilgi gösterirdik aldatmalı hadiselere. Yalan Rüzgarı yıllarca seyredildi bu memlektte, kel bi amıca “Aldatmak” diye kitap yazdı o güne değin gazete okumamış ev kadınları aldı eline kitap okudu, magazin programlarında “kim kimi kiminle…” en büyük merakımız olurdu. Ama geçti, zira yediden yetmişe herkes bu işin ehli haline gelince tadı kaçtı, sıradanlaştı.. Zaten metres işi bizim erkeklerin geleneği olan “fazladan karı” işinden daha da masraflı oldu. Metrese ev açılması, araba alınması, metresten olan çocuğun koleje yollanmasına kadar uzayan giderlere gebedir metres işi. Fakbadi maliyet açısından hem kuma, hem berdel, hem de metres işinden daha düşük maliyetlidir ki Amerikan bu ince ayrıntıyı atlamış olmalı. Bize daha fazla para harcatacak ahlaksızlık,doyumsuzluk yöntemi kesinlikle fakbadi olmamalıydı.

Sözün kısası bu tarz çarpıklıklara çok da yabancı değiliz, değildik. Fakat kalmadı o eski adetler. Geleneklerin, yöreselliğin küreselleşmeye kurban gittiği dönem içerisinde iyileri ile beraber bu kötü huylarımızdan da istemeden de olsa arındık sanki. Kadının saygınlığı bu yolla biraz arttı gibi.

Toplum ahlakının “kime göre neye göre” si olur mu olmaz mı bilemiyorum. Kavramların, algıların, tepkilerin zamanla değiştiği muhakkak. Fakat fark ediyorum ki günün kadınları geçmişte zorlandıkları, kullanıldıkları bu pis işlerde artık kendi insiyatifleriyle başrole doğru ilerleme halindeler, üstelik bu sefer iş öncekilerden farklı olarak kırsaldan metropole değil metropollerden kırsala yayılacak gibi. Yani en hızlı ve tesirli şekilde genele yansıyacak, yer edinecek, kanıksanacak… Medya da buna çanak tutacak. En tehlikelisi.

Hani klişedir “Mecbur kalmasak orospuluk yapar mıyız?” sözü, mecburiyetsiz okumuş şehirli çağdaş ablalar nasıl bir sıkıntı buhran bunalım halindeler ki bu tarz çarpık ilişkilerin ünvanların sıfatların peşine düşmüşler. Erkek doyumsuzluğunun meşru olduğu, hatta bir övünç bir özellik olarak görüldüğü dönemlerden “Kadın-erkek eşittir” e gelebilmişken ayarı iyi tutturmak lazımgelir. Toplumumuzun geçmişten kalan bu yarasını kaşıyarak bu tarz yozlaşmalara yol verenlere, özendirenlere kanmamak lazım. Birilerinin bişeyleri olmadan evvel “biri” olmak gerektiğinin farkına varmak gerekli. Yoksa kaba tabir ile “trampalı” günler yakında. Maazallah.

1 yorum:

db. dedi ki...

benim de söyleyeceklerim var. genel evlerin cirosu da düşmüştür bana göre.hani zamanında kapatılma durumları olduğunda bir devlet büyüğümüz "kapatalım da bizimi öpsünler" beyanatını vermişti. artık kendiliğinden kapanır ziraa. gerçi turist gördüğünde çoğuna bir bira ısmarlasan kendiliğinden geliyor zaten.
bu berdel olayında ise; bir arkadaşım vardı doğulu ama nereli hatırlamıyorum,babası ölmüştü ve annesi amcasıyla evlenmek zorunda kalmıştı.bursaya taşındı ama adam çocukları istemedi. ve çocuklar babannelerinin yanında kaldırlar.1999 depreminde evleri yıkıldı ve çocukların hepsi öldü.binadan sağ çıkan olmamıştı zaten. olan yine çocuklara oluyor azizim.dünyanın çivisi epeyden çıkmıştı zaten.