25 Haziran 2011 Cumartesi

TIRT Açıklıyor; "Tıpçıların Ortamı Ortam Değil"

Kuzeni ameliyat ettirdik. Burnu yamuktu. Yamuk ama işlev görse sıkıntı yoktu da tıkanmış hepten. Nası tıkanıyosa artık. "Burnumda et varmış"ın prim yaptığı bi ülkede bu kamilin burnundaki nal kadar kemikle kendine "karılı kızlı" ortam yapmasını beklemek gerekiyodu da neyse konu bu değil.

"İyi" dedik kestirelim burnunu. Gitti bi devlet hastanesine gösterdi, "Abi özel sikortalıyız biz karşılıcaklar tabi ya bu hükümet çok yenilik yaptı sağlık şeysinde ee alanında" dedi. Gelgelelim gittiği doktor buna "özel hastaneme gel orada 1 milyara keserim, o da sana 1 milyar ha yoksa bibuçuktan aşağı kesmiyorum" demiş. "Noldu lan dedim hani devlet hastanesi özel sikorta falan"... Biraz dalga geçtim bizimkiyle de sonra düşündüm ulan neden devlet yapmıyor bu kesme biçme işini. Hayır estetik bi durum mevzu değil sazan gibi zıplamayın, herif nefes alamıyo lan yokuşları anca 1.vitesle çıkıyo ki eve gelince oflar puflar. Eee neden sana 1 milyar vermeliyim sayın tıpçı?

Zamanında yine böyle bi hadise yaşamıştım onu anlatmak istiyorum. Çanakkale'de bizim pederin böbreklerle alakalı bi hadise için tahliller yaptırmıştık ve elimizde 1 bidon çiş ile diyar diyar dolaşmıştık. Neyse tahliller bitti ve bu tahlilleri değerlendirmesi gereken tıbbi insanı beklemeye koyulduk. Fakat kendisi ortada yok. Saat henüz 15.00. "Nerede doktor ne zaman gelecek?" diye soruyoruz hemşirelerine (ki yardakçıları desem daha doğru) "Çıktı" diyorlar. Lan nasıl çıkar saat daha 3.Sonra kıvırmaya başladılar; "Doktor bey bi yere kadar gitti" ya da "Toplantıdaymış hemen geliyo" şeklinde cevaplar verdiler. Bu sormalar bir kaç kez sürdü ve ben aklıma geleni söyledim; "Sakın bu doktor özel muaynanesinde olmasın lan..Hem de mesai saatinde!" Hemşirelere de sordum bunu kıvırdılar biraz ama Allah vergisi kalın bi bünyem ve boru gibi bi sesim olduğundan tırstılar "Şey olabilir ama gelir yaaa" gibi ergen oyalamaları tadında cevapladılar.

Nitekim beklenen kel doktor saatlerimiz 16.45'i gösterdiğinde çıkageldi. Ateşli bir genç olduğumdan "Nerdesin len sen" diye çıkıştım kendisine. Babam "Oğlum sus bakmıcak sonra tahlillere" dese de volümü kısmaktan kaçındım aksine daha da çok bağırdım. Ağız dalaşı esnasında kendisine bir takım tehditlerde bulunmuşum farkında değilim. İyi de oldu ama "Çıkmam gerekiyor" demişti ama sike sike baktı o tahlillere. Tepesinde dikildim "İyi bak yoksa boşarım dalağını" dercesine. Bunlara bu tarz davranmak şart. Zira bi kaç latince kelime ile aklınızı alırlarsa götünüzdeki donu da alırlar maymun gibi de oynarlar sizle.

Ne diyordum hah evet bizim kuzeni kestiler biçtiler falan burnu düzeldi ama cebinden 1500 tl gitti. Bu ameliyatı yapan adam aynı gün aynı işlemden 3.kez daha yapmış. Kafadan 4000 tl kazancı var. Yine de 6 sene okul okudum diye insanları sikmenize göz yumamam. Çok para olum.

Ayrıca belirticem ki doktor-özel hastane ve doktor-eczane arasında dönen avantacılık ve komisyonculuk bu ülkede kadın piyasasında ve otomobil piyasasında bile dönmüyor. Şaşırıyorum.

Ha birde tıpçılar neden bu kadar alkole düşkün? Onu da sorucam soramıyorum kendilerine. Kendi vücudu ve sağlığı için "Eeeah o kadarcıktan bişey olmaz olum arada bi içmek lazım ehehe" diyen adam senin dalağın benim böbreğim onun ciğeri için neler düşünmez be. "Şurayı da diksek mi...Amaaan o kadardan bişey olmaz açık kalsın o da, yapıştııır" demez mi? Der.

Bir de bu doktor-hemşire-hastabakıcı-hasta kombineli sevişmeleri de es geçmemek lazım. Bunlar oluyomuş hakkaten, duyuyoruz oradan buradan. "Doktor eş bulsam kendime gider bi hemşireyle aldatır o yüzden istemem" diyen tıpçı tanıdık vardı misal.

En iyisi mi kendinize çok iyi bakın, domuz gibi olun ve tıpçıların eline düşmeyin. Zaten hastaneler fena sidik kokuyor. Hiç sarmadı bana ortamlar.

Resim 1.A "Muaynaneme gel daha iyi bakarım"

Hiç yorum yok: