29 Eylül 2010 Çarşamba

Ölümcül

-Peki ölümden korkar mısın?
-Yok yeaa ne korkucam… Günü gelince hepimiz ölücez...


Fazla özgüven mi yoksa boş cesaret mi bilemiyorum ama özenirim “Ölümden korkmuyorum” diyen adama. Sanki az sonra cepheye gidicek kodumun cesuru. Ses tonunu da ayarlayıp söyledi mi ortamda (bir başkası “bende korkmuyom lan” diyene dek) kral odur. Ölümden korkmayan adam… Vay babayın kemüğüne!

Ben ölümden korktum bi dönem.

Tam ergen olmak üzere idim sanırım. Ebeveynlerin İstanbul’a gidip bizi eş dost akrabaya emanet ettiği günlerdi. Akrabalarımızın yanına sürüldük. Gerçi evde biri benden üç yaş büyük kız, diğeri de iki yaş ufak erkek kuzenimiz vardı. Oraya gitmek o evde iki üç gün geçirmek eğlenceli olacaktı. muhtemelen. Ayrıca onların da anne ve babaları bi yerlere gitmişti. (O dönem ebeveynler neden hep bi yerlere gitmiş bu da araştırılmalı ya neyse..)

Okulda bi kaç kez kulak misafiri olmuştum. Bi adam varmış, bi şarkısı varmış bunu duyanlar ölüyomuş kendini kesiyomuş asıyomuş falan. Önce pek ilgimi çekmedi. Saçma geldi. Daha sonra herkesten duymaya başladım bu muhabbeti. Arkarabalarda kaldığımız üçüncü gün falandı. Benden daha büyük ve ergenliğe girmiş haliyle adı aşk meşk ve çıkma olaylarına karışmış kuzen elinde 90lık Raks Müzik yazan bi kasetle gelip “Bak sana bi şarkı dinletçem bu şarkıyı yazan çocuk yazdıktan sonra intihar etmiş kendini. Şarkıyı dinleyen 7 kişi de kendini öldürmüş”

Ananıskim ulan ne güzel mortıl kombat oynayıp aburcubur yiyoduk ebeveyn yokluğunda! Nerden çıktı bu şarkı? Tövbe tövbe… Gözlerini hayretle açmış benim de şaşırmamı bekler gibi bakıyordu. Hafif titrek bi sesle “Aaaa neden ki?” diye sorabildim. “Adam bunu sevgilisine yazmış kız bunu terk etmiş ondan sonra da …..” muhtemelen yarısını kendi yazıp yarısını da başkalarından duyduğu bir hikaye ile ağzıma sıçmıştı. Elinde tuttuğu kasedi takıp şarkıyı dinletecek diye ödüm bokuma karışıyordu. “Ya bende şarkıyı dinleyip kendimi kesersem! “Ya sevdiğim bi kız varsa, beni terk ederse”

İç sesimle kendimi sorgulamaya başladım; “Seviyo muyum abi ben birini, yok ya. Ama var bi kaç kız da öyle çok sevmiyorum yani kendimi niye atıyım abi balkondan atmam ya yok yok atmam”

Bu esnada kuzenim kasedi takıp boşunu almaya başlamıştı… Engel olamamıştım ve işte aha elektrogitar sesi…. Hakkaten irkilten bi ses çıktı Roadmaster marka teyipten. Ama sonra…

Sadece “ölüreeeem… seeeeeen...” ve “gözlerindeeeeeen ” kelimelerini seçebildiğim, bildiğin kuzu gibi meleyen bir adam sesi... Kuzenim etkilenmiş gibi şarkıya eşlik ediyordu ama ben bu meleyen adamın söylediği sözleri bile seçemiyordum. Şarkıdan etkilenmemiş ve ölmemiş-öldürmemiştim kendimi. Bu aragaz ve güven duygusu ile “Skerim lan!” diyip teyibi kapadım. Kuzenim “Aaaa noldu ya dinlesene bak adam kendini kesmiş…” derken “Sus lan sus” diyip duygusallıktan uzak çok materyalist söylemlerle aşk meşk işlerini bokladım, kendini öldürenleri aptallıkla suçladım vs vs… (Yıllar sonra üniversite yıllarımda Murat Kekilli şarkısına benzer bi hikaye ile patlayan “Hayalet Sevgilim” isimli eser içinde aynı görüş ve yorumda olmam da ne kadar düz bir çizgide ilerlediğimin kanıtı değil midir canlarım? Tahta gibiyim, 23 yıldır dümdüz.)

O gün bugündür ölümden korkmuyorum desem yalan olur. Bi kaç kez karşıdan karşıya geçerken falan ödüm bokuma karışmadı değil. Depremlerde falan da tırstık bayağı. Ölmekten korkarım ama Murat Kekilli’den asla.
Resimler için ShEker_ChoCuX_93'e teşekkürler.

Hiç yorum yok: