28 Eylül 2011 Çarşamba

Sonbahar Hüznü Ve Biz

Sonbahar hüznü neden hep lodoslu hava, dalgalı deniz ve dökülen yapraklar eşliğinde yürüyen melankolik eleman üzerinden betimlenir ki. Hayır sanki bu totoş bütün yaz aşk çocuğuydu, daldan dala uçtu, fırtınalı geceler geçirdi de sonbahar gelince mi duruldu? Halk plajında 5 liraya denize girip ayvalık tostu yemedi mi bu adam? Geceliği 40 liralık pansiyonda kalıp 2.sınıf diskolarda bi umutla manita kovalamadı mı? Sen neyin hüznünde neyin derdinde kederindesin ey tatilci. Senin tarifen bu zaten. Ama suç sende değil ki, suç hüzün tarifini hep aynı objeler ile sunan ressamda şairde yazarda.


Bilinmez ki asıl sonbahar hüznünü evin kapısını penceresini kapatmış, bütün yaz giydiği şort yerine uzun pijama altını giymiş ve PES'te tek başına lige başlamış adam yaşar. Deriiin bir "of" çeker tuşlarına dokundukça joystickin. Ve kara kış sana değil ey tatilci, evde PES oynayan adama geliyordur.


Mınakodumun bide pardesü giymiş

Hiç yorum yok: