21 Nisan 2017 Cuma

Bir Anı: Kağan

"Abi senin muhabbetin iyi aslında komik çocuksun ama tarzın yok, biraz da şişman gibisin... Ondan ortamlarda pek göze batmıyorsundur... Takma kafana.. "

Mahallede "Brezilyalı golcünün antrenmanda neşe saçan oğlu minik Fabio" gibiydi Kağan. Tüm gözler üzerindeydi. Ne yapsa ilgi çekiyor, ne söylese gülünüyor, kahkahalar havada uçuşuyordu.  Neyi eleştirse o eleştiriliyor yerin dibine sokuyor, neyi beğenirse herkes onun müptelası adeta manyağı oluyordu.. Ben de diğerleri gibi teslim olmuştum bu piçe. Durumumu güzel özetlemiş, gayet akıcı Türkçesiyle ve ikna edici ses tonuyla beni alt etmiş, "haklısın, doğru, hıhımm..." dedirterek beni eve postalamıştı.

Bağıran annem sussun diye elimi ayağımı yıkadım. Dizimdeki yaraya sıcak su tuttum, kan sızdı. "Acılara dayanıyom artık, kabuk bağlamasa da olur" diye geçirdim içimden. Yemek yine netti. Bir tepsi karpuz ve sözümona beyaz ama sararmış peynirler...

Yemek boyu karpuza abandıkça Kağan'ın bana alttan alttan giydirdiğine kanaat getirdim. Çekirdekleri "flüp flüp" diye tepsideki pembe suya fırlatırken adeta ayılmıştım. Çirkin ve şişman demişti bana. Karşılığında sadece "komiksin" alabilmiştim. 2-1 mağlup olmuştum ve mağlubiyeti kabullenerek eve dönmüştüm.

Bu sefer kendime kızmaya başladım. "Herif bize salladı salladı yine ortamlara akmaya gitti, ben yine evdeyim mınıskim" diye hayıflandım. Benim hayıflandığımı gören annem de hayıflandı. Ardından da kardeşim... Evde "hafyy... oufff ... hööüüfff" diye dolaşan gergin insanlar haline gelmiştik.

Süheyl ve Behzat'ı izlerken artık dayanamadım ve "Dövücem amk Kağanını, ağzını yüzünü sikicem ortamlara çıkamıycak" diyerek harekete geçtim.

-KAAAAAN... LAN KAAAAAAAAAAAN!!
-Kağan duşta çocuğum, yukarıya gelsene çıkar birazdan.."

Kapı açıktı ve beni bekleyen kimse yoktu. İçeriye girdim.

Bilirsiniz dostlarım zengin evleri zengin gibi kokar ve ben zengin gibi kokan evlere hiç dayanamam. "Hmfff zengin hmmmff evet zengin hmmmff daha da zengin..." diye koklaya koklaya koridordan balkona geçtim. Yerdeki ultra pamuklu ve yumuşak halı bütün gerginliğimi emmiş, Marc yüzey temizleyici reklamında dans eden kadınlar gibi zeminde adeta ceylan gibi seker olmuştum.

Annesi koca bir tabak kiraz ve erikle beni balkondaki salıncak koltuğa oturttu. Ve bilirsiniz ki dostlarım salıncak koltuk zengin balkonlarının vazgeçilmezidir. Skandal yaratmak üzere çıktığım yolda izzet ikram gören, uysal bir misafir oluvermiştim. Plansız ama bir o kadar da alevli nefretim beklenmedik olumlu etkilerle an be an eriyordu.

Kirazı ve eriği bile zengin işiydi bu ipnelerin. Kirazların en tatlısını, eriklerin en sulusunu yiyordum o an.  Annesi çok sevecen bir kadındı. Bana sürekli arkadaşlıktan, kardeşlikten, komşuluktan ve bunların birer erdem olduğundan bahsediyordu. Tüm yaz mevsimi evladını onayladığımız yetmiyormuş gibi şimdi bir de anasını onaylıyordum. Acaba sırada kim vardı? Bütün Kağangil karşıma dizilip beni zengin kokuları, yaldır yaldır Amerikan tıraşlı sarı saçları ve Benetton t-shirtleriyle tesir altına mı alacaktı?

Yarım saat önce kendimi Street Fighter'daki Blanka gibi sinirli hissederken şu an Kağanların konağında şefkat gören hizmetçinin evladı gibiydim. Bu durum kanıma dokunmuştu.

"Ben kalkayım" diyip elimdeki tabağı masaya bıraktım ve hızla kalktım. Fakat salıncak koltuktan hızla kalkma gibi bir durum söz konusu olmadığı için dengemi kaybedip yere düştüm. O an balkon fanyansında annemin "Götünüz salıncak koltuk mu gördü hee, hemen şımarın hemmmen.. salak şey kalk hadi kalk batırdın her yeri" diye bağıran hayalini gördüm karşımda. Utanmıştım. Tam o esnada bizim mahallenin marketinden alınmadığı çok belli olan bir şampuana ait tropikal bir koku saçarak Kağan gelmişti. Tertemiz ve zengindi... Yarım saat önce dövmek üzere yola koyulduğum düşmanımın karşısında yerde yatıyordum. Üstelik onun evinde... Doğruldum. "Aaa evladım dizin kanıyor, dur pansuman yapalım.." dedi annesi.. "Sizin Allahınız var mı lan mınısktiklerim" deyip ağlayarak evden çıktım.

Eve döndüğümde annem ve kardeşim yerli yerindeydi.. Kimse birşey sormadı. Evimizi kokladım. Kokmuyordu.

Hiç yorum yok: