17 Nisan 2017 Pazartesi

İhlas Yayınları Işığında Dolu Dolu Bir Ömür

Ölümüm hakkında sık sık ve uzun uzun düşünürüm. Otobüsteyken, biriyle konuşurken, yemek yerken vs vs...

Nasıl öleceğimden ziyade; ölümümden sonraki durumu merak ederim. Bana fantastik gelir hep ölümümün tesirini düşünmek. Kim ağlar, kim zırlar, kim yalandan şaşırmış gibi yapıp aslında umursamaz, cenazemde kellemin portresini hangi sik kafalı arkadaşım taşım taşır, kim helvadaki fıstığı, pilavdaki tavuğu konuşur, eve taziyeye gelenlerden kimin ayağı kokar falan...Bunları hep merak ederim.

Cenazem kayda alınsa ve ben kendi cenazemi bir şekilde izleyebilsem diye düşünürüm. Ex aşklarımın gerek katılımları gerek yoklukları ile duygulanır, ardımdan bir iki saat yas tutup akşamına rakıya koşacak arkadaşlarıma "Ulan keranecilere bak hele" diye önce gönül koyar sonra güler eğlenirdim. Uzun zamandır bunları hayal ediyorum. Fakat bu hayallerin finalleri biraz sarkmaya başladı.

İstisnasız, karşılaştığım her insanla konuşurken "Ölümüm bunun pek sikinde olmaz ama babama bi mesaj çeker" gibi "Bu karı cenabet, gelmese de olur" gibi "Ulan ben bugün ölsem bu kamil harbiden üzülür he, cenazeme mevlidime damat sadıcı gibi koşturur" gibi ya da "Bu amk çocuğu tabutuma bi' omuz atmaz, mezarıma bi' avuç toprak dökmez, anca uzaktan izleyip gıybet yapar pezevenk" gibi düşüncelere gark olmaktan asıl konuyu ıskalamış oluyorum.

Beni bu aralar dalgın görebilirsiniz.


Fakat yine bu aralar, herhalde ölmeden bir gün önce "Abi yarın cenazem var gelir misin?" diye davet etsem dahi gelmeyecek insanlarla beraberim. Bu duygusuz medenilik ve katı mesafe, beni enteresan bir şekilde sevindiriyor. Ardımdan zırlayanlardan ziyade cool davranıp hiç gelmeyenleri daha çok özlerim gibi geliyor. Aferin lan size mesafeliler, siz de ölseniz ben de gelmem neticede.

Bir de ölürken neyin pişmanlığını yaşarım diye düşünmeye başladım ki geçen bir haberde gördüm ölen insanlar "Ay keşke daha çok gülseydim, keşke daha çok mutlu olabilseydim" diye pişman olup üzülüyorlarmış.

Ben böyle bir pişmanlık yaşayıp bir de bunu dillendirirsem, cenazemde arkamdan "Son zamanlarında kafa da gidikti zaten" diye dedikodu yapmak serbest amk. Keşke daha çok mutlu olabilseymiş... Vay amına koyim arkadaş! Sevinçler, neşeler, güzellikler kapında sıraya girdi de sen açmadın sanki. Sik kırığına bak!

Neyse büyük de konuşmayayım ama hayat böyle bir süreç zaten olum.

Bir şey; o şeyi yapmadığın sırada yapılabilmesi çok mümkün ve çok kolay gibi görünür ama gerçekleştirmeye kalktığında binlerce parametrenin aynı anda aleyhinde çalıştığını fark edersin. Hayat böyledir. Bu tarz bir romantizm sürüsüyle mantık hatası barındırır. Bütün ömrü Nevşehir'de geçen bir adamın, ölmeye yakın "Keşke Rio Karnavalı'na gitseydim" diye iç geçirmesi gibi anlamsız bir talep bu. "Ah keşke" deyince sanki oluru varmış gibi mi duruyor, durmaz.

İnsan öyle sikinin keyfine göre birdenbire ve kendi kendini mutlu edemez. Dahili donanımı buna kâfi gelmez.

Ben de bu gece mutsuz yatıyorum. Mutsuz, düz, normal. Haydi iyi geceler.




Hiç yorum yok: