24 Haziran 2016 Cuma

23 Haziran

-Lan Erkan bi eksik...

-Ne diyon hoca? Kafam kazan gibi zaten.

-Lan olum mahkum eksik, mahkum!

-Haaa... Birini hastaneye götürdüler duruşmadan sonra.

-Niye lan noldu?


Haziran'ın 23'ü, birkaç gün sonra da yirmili yaşların en civcivlisi 22. Elimde 8 terli kelepçe, önümde 7 terli mahkum. Emekliliğine günler kalmış ama canından da bezmiş kolları çizgi çizgi, göbeği boğum boğum bir de uzman çavuş.

-Ara üstlerini.

-Emredersiniz komutanım!

-Bırak lan, arama bırak!



Afallıyorum. Kesin bir bok yedim, kesin sıçtım batırdım ki ataletinden kokan herif belki de yıllar sonra bir mahkumun üstünü aramaya girişiyor. Kenara çekiliyorum.

Nefes nefese kalıyor ama arıyor 7 mahkumun üstünü uzman çavuş. Kimi gaspçı, kimi karısını kesmiş, kimi teyp hırsızı, kimi davarını vurmuş komşusunun. Kızını sikeni uzakta tutuyoruz. Sikmesinler diye. Ama sikişte sıra bana geliyor. Uzman son mahkumun da işini bitirip baş efendiye teslim ediyor.

-Sen bu mahkumları nasıl arıyorsun lan amına koduğumun...

-Neden noldu komutanım?

-Çağırın lan mahkumlardan birini, çağır baş efendi.



Geri dönüyor kızını siken. Sanki ona göre bir şey varmış gibi sırıta sırıta.

-Ara bakayım.


Paçalarına bir panter gibi dalıyorum kızını siken şerefsizin. Kabahatimi saniyede 100 kere düşünüp 1000 kere bulamıyorum. Arıyorum.

-Çıkar ayakkabılarını.


Dokuna dokuna yukarıya doğru sağ bacak, sol bacak. Sanki her seferinde yapıyormuşum gibi, görsün diye uzman çavuş elliyorum şerefsizin kızını siktiği yerleri.

Cepler, ceket, gömlek... Sümüklü bir mendilden başkası yok.

-Bitti komutanım.


Sessizlik oluyor cezaevi kapısının önünde. Çaycısından gardiyanına, mahkumundan hademesine herkes bakıyor.

-Ağzını aradın mı mahkumun?


"Bu nasıl bir gönderme ulan" diye düşünüyorum. "Sen bilir misin böyle incelikli laf işleri. Ne demek ağzını aramak?"

-Hayır komutanım, mahkumlarla konuşmam.


Gözleri fal taşı gibi açılıyor ayıboğan uzmanın. Onun teşbihten anlamadığını ben, acı acı anlıyorum.

-Ulan salak, ulan gerizekalı! Adamın ağzını açıp baktın mı diyorum sana!


Tutup açıyor herifin ağzını kendi elleriyle. İki adım geride duruyorum. Kızını siken şerefsiz azarlanmış halimden histerik bir zevk alır gibi sırıtıyor o ara. "Seninle baş başa kalırız" diyecek gibi oluyor gözlerim, ama fena karıştı çarşı.

-Ulan salak, kız kaçıran dallamanın ağzını aramamışsın, karar duruşmasında herife 30 sene giydirdiler adam naaptı?

-Na..Naaptı komutanım?


Aklıma gelenleri hatırlamıyorum. "Saatleri dakikaları saniyeleri sayan bu uyuşuk ayı bile celallendiyse, karakol başçavuşu beni kazığa oturtur" diyorum içimden.

-Ulan salak, ulan dangalak oğlu dangalak!.. Herif ağzından jilet çıkarıp kendini kesti lan, ölüyodu lan herif!

-....

-Siktir git gözüm görmesin seni!


23 Haziran, komşusunun kızını dağa kaldırıp siken, yetmezmiş gibi bir de öldüren bir yaratığı düşünerek geçti. İçine 2 adam girdiğinde diğerinin götü dışarıda kalacak kadar küçük bir odada, bir X-RAY ekranının önünde içim içimi yedi durdu.

Hayat, 22'ime basmadan bu vahşeti tattırdı bana. 3. sayfa haberlerinde okudukça "Anasını sikiyim böyle memleketin" dediğim olaylar, hayatıma manşetten giriş yaptı.

Mahkum cezaevine bir daha dönmedi. Belki benden sonra... Belki de benden gizlediği jilet, bilmemnerelerini ölümcül hallerde kesti, biçti.

Hayatlar işte, bu kadar birbirine bağlı ve bu kadar ince bir çizgide.





Hiç yorum yok: