
Yine sıcak bir temmuz günü bu dalyarak bize "Osuruğunu yakabilen var mı lan içinizde ehehe" diyip 20 gram aklımızı da alıp götürmüştü. Osuruk nası yanardı lan? Derhal denemeliydik. Israr ettik delicesine, "Patron yemeğe gitsin yapıcaz tamam" dedi. Patron "Yengengil aradı ben yemee gidiyom" diyince derhal kendisi ile göz göze geldik. Ofisin arka kısmında tinerler ve boyaları sakladığımız kısma geçtik! Bu dallama koltuğa oturup bacaklarını dikti " ulan 3 saattir tutuyom ha sizin için bak sevildiğinizi bilin mınagoyüm eheheh" diye yavşak yavşak güldü. Harbiden de 3 saat tuttmuş osuruğunu. Osurur osurmaz çakmağı çaktı ve vroooovv şeklinde bi alev yükseldi."Ehhahahehaeha" diye gülen 3'ü çocuk 1'i sözde yetişkin daha sonra çıkan alevin tam da tinerlerin olduğu raflara doğru gittiğini farkedince betimiz benzimiz attı. İçimden "ulan o tinerler bi tutuşsaydı kül olurduk havaya uçardık" diye geçirdim. Korkudan titredim şerefsizim.
Akşam eve gidince de aklıma geldi. Ulan maazallah o tinerler yansa dükkan cephanelik gibi zaten her taraf yanar bina yanar, mahalle,semt, komşu il ve ilçeler de yanar ve bu orospu çocuğunun osuruğu bir olimpiyat ateşiymişcesine sonsuza dek yanabilirdi.
Ödümün bokuma karıştığı, osuruğumu bu hadiseden dolayı 1 hafta boyunca 2 kez düşünerek bertaraf ettiğim bir dönemdi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder