28 Eylül 2012 Cuma

Topluluklara Karışamadım Eş Dost Ortamıylan Barışamadım

"Abi bayanlar oturucakmış da, hani çayını içtiysen..."

Dostlarım beni bilen bilir, çayı nadir içerim, zorunda kaldığım zaman içerim, hesap çok kalın girmesin diye içerim. Yine böyle bir zorunluluk ortamında hem zaman öldürmek hem de işletme sahibine tukaka görünmemek için çay istemiştim. Hatta mahçubiyetimin nişanesi olarak şekerleri de geri vermiştim bu it soyu garsona. Boynundan çüküne kadar façalı sakallı ayı gibi bu adamın yeni gelen müşterileri benim yerime oturtabilmek için böyle eğilip bükülmesinden ölesiye tiksinmiştim. Böyle mahallenin en manyağı, en sorunlusu içeri girip çıkmış modelleri vardır ya. Mapustan çıkıp "Uslandım artık abi elim ekmek tutuyo işimdeyim gücümdeyim elhamdülilah" tribine girerler, herkesin yardımına koşarlar, herkesten selam alır verirler falan. Lan tamam itliğe hayvanlığa devam et demiyorum ama konseptin de hakkını ver bari, yine çalış yine kazan paranı ama birleşmiş milletlerin yardım gönüllüsü ünlüler gibi davranma amk, imam hatip mezunu gibi ulvi ulvi konuşma.. Neyse konu dağılmasın garson kamil benim masadad tek oturduğumu ve çay bitip de yenisini abanmasınlar diye miligram miligram içtiğimi görünce bu şirketlerin, plazaların bağrından kopup gelmiş ablalara yer vermemi istemişti..

"Zaten bu ülkede yalnız olmak suç anasını satiim, birey olanı hor görmek birey olanı dışlamak ötekileştirmek gelenek oldu mınısktimin yerinde.. 3 kişiden aşağı dolaşmayın ha aman ham yaparlar, sürü gibi dolaşmazsanız kurtlar ısırır götünüzden dimi..Kalkmıyorum lan kalkmıycam ver çay ver lan yok yok en pahalı ne varsa onları getir bu kaltakların 3ü toplamda ne kadar harcayacaksa ben 2 katını harcayacağım..."

Yine bilen bilir boru gibi sesim vardır. Yukarıdaki paragrafı haykırırcasına, adeta bir tiyatro duayeninin okuduğu tiratmışcasına seslendirince ortam biraz gerildi. Façalı kamil kaşlarını çattı, karanlık günlerinden izler taşıyan bi kaç söz sarfetti. Kızlar "güvenilik müvenlik" demeye başladı..Kaçmayı kendime hep yedirmişimdir canlarım, yine kendimden bekleneni yapıp; "Ehehe ufak bi toplumsal serzenişti sadece, hem saat 1 olmuş ben hafiften kaçızlıyım hacılar..Abla gel ayakta kaldın sen gel otur.." diyip tüydüm.

Ama içim acıdı lan. Yalnız insanın toplumdan ekarte edilmesi beni yaraladı. İlla şirketten muhasebeci locistikçi falan bunlarla mı takılmalıyım, illa ki makarası "Ne maçdı dimi dün 2-1 bitti dimi reyal betis yeniyodu en son" olan emeklilik arefesinde adamlarla mı gezeyim, muhabbetini siktiğimin ergenleriyle sms aralarında geyik mi çevireyim yani illa ki. Yok işte bu kentte ortamım yok amk nabayım? Tüm bunları düşünürken Kabataş'tan Beşiktaş'a kadar gelmişim. "İyi bari lan baya kalori yakmışımdır he" diyip eve döndüm.

"Yok canım sağol çok içtim bugün"



1 yorum:

Unknown dedi ki...

hey böyleler zaten.
Yalnız adama koyuyorlar postayı itoğlu itler.
Sürekli gittiğim bi yer vardı, kafenin en düzenli müşterisiydim belki de.
Sırf tek başıma oturduğum için işletme sahibi benim başka masaya oturmamı istemişti.Çok koymuştu, bende inat edip, kahve yerine bir çay içip saatlerce oturmaya başladım bu sefer.
Para konuşuyor hep, insanlar tek başına oturup kitap okuyan adamları pek sallamıyorlar.